Sosyal medyada dün bir videoya denk geldim, Türk eğitim sisteminin geldiği son noktayı gözler önüne seriyordu adeta!
Videoda bir kadın öğretmen, öğrencilerine Allah’ın istemesi durumunda Hz. İbrahim’i yakmadığı gibi ateşin yakmayacağını anlatıyordu!
Şimdi o çocuklardan biri çıkıp, “Hz. İbrahim gibi belki ateş beni de yakmaz” diyerek kendini ateşe verse!
Veyahut sınıfı ateşe verse, “Allah’ın isteyip istemediğini anlamak için”!
Bunun sorumlusu kim olacak?
O dersi öğrencilere veren hoca mı?
Yoksa onu orada ders vermekle görevlendirenler mi?
Şimdi burada önemli bir soru sormak lazım!
Öncelikle böyle bir eğitim tarzı müfredatın neresinde var?
Sanki gazaya giden orduya hitap eden komutan edasıyla öyle bir konuşuyor ki, videoyu izleyenler dahi yakmaz deyip kendini ateşe atabilir!
Bir diğer önemli soruysa şu;
Bu eğitim bir kamu kurumunda mı verilmekte yoksa bir vakıf tarafından hafta sonu kiralanan bir okulda bir dernek tarafından mı gerçekleştirilmekte?
Biliyorsunuz artık kamu kurumlarında okul bahçeleri yandaki düğün salonuna otopark olarak kiralanıyor!
Ayrıca yazları boş duran okullarda çeşitli dernekler, eğitim faaliyeti yürütüyor!
Örneğin Anadolu Gençlik Vakfı Bayrampaşa şubesi benim de mezunu olduğum Nail Reşit İlköğretim Okulu’nda yaz kampları düzenliyor!
Piknik, spor faaliyetleri gibi etkinliklerin yapıldığı kampta, çocuklara kuran ve tilavet eğitimi veriyorlar!
Artık okula kaç para veriyorlar, veriyorlar mı?
Allah’la onların arasında!
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan acil açıklama bekliyoruz!
Bu videodaki “hoca hanım” devlet memuru mudur?
Yoksa bir vakfın, derneğin hocası mıdır?
Milli Eğitimle bağı varsa vah ki halimize!
Nice potansiyeli olan geleceğimiz çocuklarımız kimlerin ellerinde heba oluyor?
***
Geleceğimizden bahsederken geçtiğimiz yıl Kahve Dünyası’nda duyduğum “Türkiye kahvesi” kadar başka bir saçmalığı daha duydum dün!
“Türkiye sanatı”!
Haydaaa
Şimdi “Türk” yerine “Türkiyeli” tanımını kullananlara sorsak!
“Osmanlı” mantığıyla tüm kültürleri tek bir çatı altında toplamak için böyle tanımları kullandıklarını söyleyecekler!
E iyide kardeşim, o zaman neden kitap fuarlarında bir tarafta “Türkiye Edebiyatı” diğer tarafta “Kürt Edebiyatı” yazıyor!
Örnekler çoğaltılabilir!
Dertleri sırf Türk düşmanlığı!
Türk’e düşmanlar, Türklüğe düşmanlar!
Her kim nerede “Türkiye sanatı”, “Türkiye Edebiyatı” gibi kavramlar kullanıyorsa açıkça düşmanlık yapıyordur!
Bir taraftan dinci yobaz tayfayla uğraşırken bir taraftan da Türk düşmanlarının laf cambazlıklarıyla uğraşıyoruz!
Allah Türk’ün bileğine kuvvet versin!